2025'in ilk çeyreği, Tesla açısından zorlu bir dönem oldu. Küresel çapta elektrikli araç teslimatları %13 oranında azalırken, Tesla’nın pazar payı da erimeye devam ediyor. Şirketin CEO’su Elon Musk, yaşanan gerilemeye karşılık olarak siyasi faaliyetlerini askıya alacağını ve yeniden şirket yönetimine odaklanacağını açıkladı. Ancak bu karar, yatırımcıları ve kamuoyunu ikna etmekte yetersiz kaldı.
Avrupa’da elektrikli araçlara olan talep artarken, Tesla bu büyümeden yeterince pay alamadı. WELT’in verilerine göre, yılın ilk dört ayında yalnızca batarya ile çalışan araçların yeni kayıtlar içindeki oranı %15,3’e ulaştı. Volkswagen, BMW, Renault gibi Avrupa devleri pazar paylarını artırırken; Çinli BYD, Tesla’yı geçerek 7.231 araç satışıyla ilk sıraya yerleşti. Tesla ise 7.165 satışla geride kaldı.
Özellikle Almanya, İspanya ve İngiltere’de Çinli markaların büyümesi dikkat çekerken, Alman üreticiler de kalite ve güven imajlarıyla öne çıkıyor. BearingPoint araştırmasına göre, tüketiciler en çok VW, BMW ve Mercedes’e güven duyuyor.
Ancak Tesla’nın sorunları yalnızca ticari alanda sınırlı değil. Şubat ayında ABD’de başlayan “Tesla Takedown” adlı protesto hareketi, kısa sürede Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda’ya yayıldı. Son olarak Berlin’de düzenlenen eylemde 250 kişi bir Tesla mağazası önünde toplanarak Elon Musk’ı protesto etti.
Musk’a yönelik eleştiriler, yalnızca ticari performansa değil, Donald Trump’a verdiği destek, siyasi açıklamaları ve DOGE vakasındaki rolüne kadar uzanıyor. Kamusal alandaki etkisi sorgulanan Musk, özellikle kamu hizmetlerinde yapılan kesintiler nedeniyle geniş kitlelerin tepkisini çekmiş durumda.
Tüm bu gelişmeler, Tesla’nın geleceğini sadece pazar dinamiklerinden değil, Musk’ın kamuoyu ile kurduğu ilişkiden de bağımsız düşünmeyi zorlaştırıyor.
